Buraya reklam eklenecek

7 Ağustos 2011 Pazar

Glam's News - iş görüşmesi

Herkeslere merhabalar,
Glam'den haberler var, daha doğrusu Glam'in içini dökesi geldi :)

Haftasonu güneşlenirken bir telefon ile aslında uzatacağım yazlık günlerini yarıda kesip istanbula döndüm, iş görüşmesine çağırılmıştım. Artık uzmanlaştığımı düşündüğüm bu görüşmelerin her seferinde ayrı bir panik yapıyorum, neden bilmiyorum.
Neyse, görüşmemiz bugün 14.30 olarak ayarlanmıştı. Tam 3 dakika kala oraya vardım ve tam 20 dakika (!!!) bekletildim. Hem de görüşmeyi yapacak olan kişi 2 metre ilerimde bulunan heryeri camla kaplı ve her detayını görebildiğim odasında arkadaşıyla muhabbet ediyordu, hemde kapısı açık!!

Sabret Glam dedim, elbet çağırılacaksın o odaya... Ve 20 dakika geçtikten sonra odadan çıkan sayın(!) bölüm başkanı elimi bile sıkmaya tenezzül etmeden sadece ilk geldiğim zamanki gibi kapısının önünden baştan aşağı süzdüğü şekilde süzerek, son derece garip bir tavırla "merhaba" dedi... Merhaba dedim bende kendime hakim olmaya çalışarak, kıllandım ama çok pis...

Ben odasında bir görüşme yapmayı düşünürken, kendisi "buyrun sizi şu masaya alayım" diyerek, iki sekreter arkadaşın ortasındaki ve milletin beklemeye alındığı, öğrenci kayıtlarının yapıldığı, velilere bilgilerin verildiği yani kısaca giriş dediğimiz kısımda görüşme yaptı. Bense sadece sandalye değiştirmiş oldum...

Aldı eline bir not kağıdı birde kurşun kalem, başladı sormaya :
-İsim?
-Mezuniyet?
-Bölüm?
-Sene?

Tek tek cevapladım çünkü adamın elinde özgeçmişim yok, bakmaya tenezzül bile etmemiş!

Ve sonra gelen soru :
-Eee anlat bakalım, bu sene ne yaptın?

Benim bildiğim "iş deneyimleriniz nelerdir?" şeklinde sorulur bu soru. Normalde oda sorulmaz, çünkü görüşmeye girmeden önce çağırılan kişinin özgeçmişine bakılır. 40 yıllık arkadaşınla muhabbet edermiş gibi, "ee hacı naber be, neler yaptın anlat bakalım" denmez ya! Nedir bu senli benli hitaplar, ilk defa böylesiyle karşılaştım.

Özetle ilginç bir iş görüşmesi geçirdim ve acayip sinirlerimi bozdu. Çünkü kendimi çok aşağılanmış hissettim. Arkadaşıyla muhabbet eden bir bölüm başkanı yüzünden 20 dakika bekleme seansı ardından milletin içinde yapılan bir iş görüşmesi ve senli benli muhabbetler.

Toplam 15 dakika sürdü, zaten ne doğru düzgün bilgi verdi ne de benden ne istediklerinden bahsetti. Daha birde diğer bölüm başkanıyla bunun ingilizce görüşmesi olacakmış, hani yeterli miyim değil miyim diye... Hacı ben ortaokul lise üniversite özelde okudum, içim dışım ingilizce olmuş, ingiliz dili ve edebiyatı mezunuyum, formasyon sahibiyim, sen ne diyosun be demek geldi içimden... Ba ba baaa, bide diyo ki onu geçerseniz anlaşma yapacağız. Sen beni 6 gün sabah 9 akşam 7 çalıştıracaksın, yeri geldiğinde dil kursu grubuna da girmemi isteyip ozaman da akşam 9'a kadar kalmamı isteyeceksin, ve beni gülünç bir maaşla çalıştıracaksın daha ettiğin lafa bak...

Herşeyi geçtim, iş ahlakı denilen birşey vardır, hani madem 20 dakika bekletecektin niye saat 3e randevu vermiyorsun dimi? Hadi onu da geçtim, saygı denilen birşey vardır... Sen işveren olabilirsin ama köle değil bir öğretmenle görüşme yapıyorsun. Tamam bende 10 yıllık deneyimli uzman öğretmen değilim, mezun olalı 1 sene oldu, eski patronumla yaşadığım talihsiz bir dershane deneyiminden sonra orda kalmaya daha fazla tahammül edemedim ve stajerliğim yandı ama hiç sorun etmedim, çünkü biyerden sonra paraya değil, çalıştığın ortamdaki insanlarla huzura daha çok önem veriyorsun. Herşeye rağmen bu olay karşımdaki insanın benimle senli benli muhabbet edebileceği ve böyle aşağılayıcı davranışlarda bulunabileceği anlamına gelmez. Saygı duyulmayı gerektiren şey deneyimse eğer, insan karşısındakine bir fırsat vermezse o kişi nasıl deneyim kazanabilir ki? Sırf bu anlamsız rütbelerden ötürü kazanmak istiyorum şu lanet kpss'yi...

Bazende, böyle milletin ağzına bakacağıma geçerim aile şirketine, birde kursa yazılırım dış ticaret, pazarlama, işletme neyse işte, öğrenirim ticareti, çalışırım paşa paşa diye düşünüyorum... Sonra yine "ozaman niye okudun, niye hep öğretmen olmayı hayal ettin?" diye soruyorum kendime... İnsan bir süre sonra okuduğu yıllara üzülüyor, kendinden şüphe ediyor. Ne saçma! Ama bir okadar da acı aslında... Böyle tatsız deneyimler benim şevkimi çok kırıyor :(

0 yorum:

Yorum Gönder