Şu günlerde sarışınlık benim için; duşa girmekten, saç taramaktan korkmak, maskelerle, bakım yağlarıyla dost olmak, fırçada gördüğün her saç teline ayrı ayrı üzülmek, saçı kurutmaktan çekinmek, kuruyan saçları nasıl adam edeceğini düşünmek, bir fön makinasına, bir düzleştiriciye bakmak, fön makinasıyla başlayıp kolların ağrıması ve mecbur düzleştiriciye sarılmak, düzleştiricinin ısısını en düşük ayarda tutarak kendini kandırmak, pişmanlık sınırlarında dolaşmak, ne yapacağını bilememek ama yine de sarıyı sevmek demek. Tabi fönledikten sonra adama dönen haliyle:)
Hani senelerce saçlarını sarıya boyatan orta yaş üstü teyzeler vardır ya, saçları kadayıfa dönmüştür yoluk yoluk tövbe estağfurullah, sanırım onlardan olmaktan korkuyorum. Sarıyı seviyorum ama çıkar yolu bulamadığımı farkettim bu gün saçlarımı adam etmeye uğraşırken. Daha yeni işlem gördü biraz zaman geçince bakımla daha iyi olacak belki de ama ya olmazsa. Kafam karışık:) Bir delilik yapıp koyu renge dönmekten korkuyorum. Malum sarı saç yıka, kurut, çık kaldırmıyor. Düzleştiriciden vazgeçmem lazım ama şu an en çok ihtiyacını duyduğum şey kendisi. Söyle bana okuyucu, saçlarımın suçu ne:(((
0 yorum:
Yorum Gönder